Helsinki Finlandiya’nın başkenti ve ülkenin en kalabalık şehri. Tabii kalabalık deyince aklımızda canlanan İstanbul’un 18 milyonluk nüfusu oluyor ama zaten koskoca Finlandiya’nın nüfusu hepi topu 5 milyon, hal böyle olunca da Helsinki’ye ancak bunun 600 bini düşüyor. Bizim bildiğimiz anlamda büyük şehir olmadığını nüfusundan da anlayabiliyoruz ama yine de söylemekte fayda var Helsinki’de bizim yaşadığımız trafik çilesi, sıra beklemeler, kaos dolu yaşam yok. Bunlar yerine bol bol huzur, sakinlik, medeniyet ve düzen var. Hava özellikle kış aylarında biraz soğuk ama bu soğuk insanlara yansımamış. Genellikle İtalyanlar ve İspanyollar sıcak kanlılıklarıyla bilinmelerine rağmen, gezdiğim tüm ülkeler içinde en sıcak kanlı insanların Finliler olduğunu söyleyebilirim.
Helsinki ile ilgili kısa bir bilgiden sonra, bu yazımda seyahatinizi planlarken aklınıza takılabilecek birkaç soruyu cevaplamak istiyorum.
Yazı Başlıkları
Helsinki’ye ne zaman gidilir?
Helsinki ve genel olarak Finlandiya ile ilgili okuyacağınız blogların çoğunda ne zaman gidilir sorusuna gezginlerin Mayıs ve Eylül ayları arasında diye cevap verdiğini göreceksiniz. Bunun sebebi de hava sıcaklığı ve günlerin uzunluğu. Ama ben size farklı bir öneride bulunacağım; Helsinki’ye tam anlamıyla bir kuzey deneyimi yaşamak için Aralık-Mart ayları arasında gidin. Bu yazıya gelene kadar okuduğunuz blogların etkisiyle aklınıza “24 saat gece yaşanıyor, nasıl gezeceğiz?”, “Hava soğuk olmaz mı?” gibi sorular gelmesi normal. Cevaplar için okumaya devam edin. 🙂
Önce kış aylarında günlerin kısa olmasıyla başlayalım. Aslında bu bilgi teknik olarak doğru; Helsinki kuzey kutup dairesine yakın bir enlemde bulunduğu için kış aylarında Türkiye’den daha kısa, yaz aylarında ise çok daha uzun günler yaşıyor. Fakat bu gezginlerin yanıldıkları bir nokta var. Genellikle kendileri yaz aylarında gittikleri ve 24 saate yakın gündüzler yaşadıkları için kışları da 24 saat süren geceler olduğunu düşünüyorlar. Oysa ki Helsinki’de asla 24 saat gece yaşanmıyor; en kısa gün Ocak ayında ve 6 saat sürüyor. Zaten bu günün İstanbul’daki uzunluğu da 9 saat.
6 saat gündüz size hala kısa görünüyor olabilir ama eğer benim gibi rahat bir turistseniz hiçbir problem yaşamayacaksınızdır. Gün İstanbul’da olduğu gibi sabah 6’da değil 8.40 gibi başlıyor. Yani 9 gibi şehri gezmeye gün ışığında başlayabilirsiniz. Ayrıca güneş daha yavaş battığı için saat 4’te hava tam anlamıyla kararmıyor, zifiri karanlık İstanbul’da olduğu gibi saat 6 gibi başlıyor. Bu tabii ki Ocak ayındaki en kısa gün için geçerli. Ben gezimi Şubat ortasında yaptığımda gün 8 saate yakın sürüyordu ve günlerin kısa olduğunu hissetmedim bile.
Akıllara gelen diğer konu ise havanın “soğuk” olması. Helsinki’de kış aylarında hava sıcaklığı -10 ile 5 derece arasında değişiyor. Böyle bakıldığında çok soğuk gibi görünse de termal çorap üstü pantolon ve kar montu ile atlatılmayacak bir soğuk değil. Şehri karlar altında görmek, donmuş nehirde buz kıran gemilerine binmek veya Helsinki’den kuzeye gidip Auroraları görmek için soğuğa dayanmaya değiyor. Bu keyifli kuzey deneyimini maalesef Mart ayından sonra yaşamak mümkün değil. Ben yine de yaz aylarında gideceğim diyorsanız da beyaz geceleri yaşamak için Haziran ortasında gidin derim.
Helsinki’ye nasıl gidilir? Helsinki’de nasıl gezilir?
İstanbul – Helsinki uçuşu yaklaşık 3 – 3.30 saat sürüyor ve hangi ay giderseniz gidin bilet fiyatları 700 – 900 TL arası. Fiyatların uçuş tarihi yaklaştıkça artması gerekirken benim Şubat ayındaki uçuşum için sadece 3 hafta önce aldığım bilet bile 900 TL’di. Zamanım bol derseniz ve aktarma yapmak isterseniz de uçuş süresi 7 saate çıkıyor ve bilet fiyatları yarı yarıya düşüyor.
Havaalanından şehre ulaşım için iki yol var; otobüs ve tren. Ben bu seçeneklerden, havaalanındaki turist ofisinin yönlendirmesiyle, treni tercih ettim. I ve P kodlu trenler ile yaklaşık yarım saatte Helsinki Merkez İstasyonuna ulaşabiliyorsunuz. Bilet fiyatı 5 Euro, tek problem istasyondaki bilet makinalarının sadece kredi kartı kabul ediyor olması, nakit ödeme yapmak istiyorsanız turist ofisine danışmakta fayda var. Bilet almama rağmen iki seferde de kontrol olmadığını ekleyeyim, eğer bütçeniz kısıtlıysa risk alınabilir. 🙂
Şehir içi ulaşıma gelirsek; Helsinki’de toplu taşıma kullanmanız pek gerekmiyor, Merkez Tren İstasyonunda indikten sonra şehrin tüm turistik noktaları yürüme mesafesinde. Birçok blogda hem ulaşım hem de müze girişleri için Helsinki Card almanızı önerisi ile karşılaşabilirsiniz, lakin bu bileti almadan önce gününüzü iyice planlamanızda fayda var. Şehirde toplu taşıma kullanmanız çok gerekmediği ve 1 gün içerisinde tüm müzeleri gezme şansınız olmadığı için günlük Helsinki Card almak biletin 41.40 Euro olduğu ve Euro’nun alıp başını gittiği düşünüldüğünde size daha pahalıya gelebilir. Mesela ben şehirde geçirdiğim bir günde her yere yürüyerek gittiğim ve zaman darlığı sebebiyle bazı müzeleri pas geçtiğim için 41 Euro’dan çok daha az harcamıştım. Öte yandan şehirde birkaç gün geçirmeyi ve her müzeyi gezmeyi planlıyorsanız Helsinki Card’ın 48 ve 72 saatlik versiyonlarına göz atmakta fayda var.
Helsinki’de ne yapılır?
Benim izlenimime göre İskandinav ülkeleri, Avrupa’da bulunan diğer ülkelere kıyasla tarihi anlamda çok zengin değiller. Daha çok gelişmişlik düzeyleri ve doğal güzellikleri ile ön plana çıkıyorlar. Bu bakımdan Helsinki de tipik bir Kuzey Avrupa başkenti özelliği gösteriyor; şehirde yapılacak şeyler Paris veya Berlin gibi şehirlerle kıyaslandığında kısıtlı. Yine de görülecek bir çok güzel yer olduğu kesin.
Senato Meydanı, Market Meydanı ve Unesco korumasındaki Suomenlinna Adası Helsinki’de ilk gezilmesi gereken yerler. Bunlara ek olarak kesinlikle ziyaret etmeniz gereken iki yapı ise Avrupa’da görmeye alışık olduğumuz klasik haç tabanlı kiliselerin aksine modern ve doğal görüntüleriyle dikkat çeken Taş Kilise (Temppeliaukio) ve Kamppi Sessizlik Şapeli. Ayrıca haritalarda “Design District” olarak işaretlenmiş bölgede mimari, tasarım ve sanat ile ilgili birçok müze bulabilirsiniz. Şehirde yapılması gerekenlerle ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Peki, Helsinki’de mutlaka yapmanız gereken şey nedir? Bir trene atlayıp kendinizi Finlandiya’nın en sevimli şehri olan Rovaniemi’de bulmak! Rovaniemi, kuzey ışıklarını görebileceğiniz, Huskyler ya da ren geyikleri ile karla kaplı ormanlarda kızak turu yapabileceğiniz, donmuş göllerde balık tutabileceğiniz ve Noel Baba ile tanışabileceğiniz tam anlamıyla bir İskandinav şehri. Helsinki’den trenle 11 saat uzaklıkta olduğu için Rovaniemi’yi asıl destinasyonunuz olarak belirleyip Helsinki’yi bir durak olarak görmenizi öneririm. Eğer gerçek kuzey deneyimi sizin de ilginizi çektiyse buradan Rovaniemi yazımı okuyabilirsiniz.
Bir diğer seçeneğiniz de İsveç’in başkenti Stockholm veya Estonya’nın başkenti Tallinn’e keyifli bir gemi yolculuğu yapmak. Tallinn ile Helsinki arası sadece 1.5 saat sürdüğü için şehre günübirlik bir tur yapmanız mümkün. Stockholm yolculuğu ise yaklaşık 17 saat uzunluğunda, bu yüzden gece konaklamak zorundasınız denebilir.
Helsinki’de ne kadar kalınır?
Bana kalırsa Helsinki 1, en fazla 2 günde gezilebilecek bir şehir, ama daha önce “5 gün gittim, doyamadım.” diyen insanlarla da karşılaştım. Yani bu soruya verilecek cevap kişiden kişiye çok değişiyor, bu yüzden en doğrusu kendinizin gidip deneyimlemesi olacaktır. Tavsiyem, Helsinki seyahatinizi yukarıda belirttiğim şehirlerden biriyle birleştirip 5 gün olarak planlamanız. Rovaniemi treni, Stockholm ve Tallinn gemi biletlerinizi esnek aldığınız taktirde Helsinki’de geçireceğiniz süreyi uzatabilir ya da kısaltabilirsiniz. Ben gezim sırasında Rovaniemi’de sadece 1 gece konaklamayı düşünürken, şehri çok sevdiğim ve Auroraları ilk gece göremediğim için 3 gece kaldım. Helsinki’de ise 1.5 gün geçirdim ve bu benim için oldukça yeterliydi, pişman değilim. 🙂