New York, New York! Bu şehre ilk gidişiniz ise eğer, başınızı döndürmemesi mümkün değil. Times Square’ın göz alıcı renkleri, gökdelenlerin azameti ve insanların koşuşturmacası mimari açıdan birbirine benzeyen pek çok Avrupa şehrinden daha farklı bir atmosfer sunuyor. Şehir nispeten pahalı, özellikle konaklama konusunda. Ancak bazı aktiviteleri ücretsiz yapabilme şansınız var. Bu sayede uçak bileti ve konaklama bütçesi ile bir denge yaratabilirsiniz.
Yazı Başlıkları
New York’taki Ücretsiz Müzeler
1- Museum of Modern Art
MoMA elbette, Dünya’nın en ünlü sanat müzelerinden biri. Modern sanatın pek çok ünlü ismine ev sahipliği yapan zengin bir koleksiyonu var. Sadece bununla sınırlı değil, iyi bir arşiv ve kütüphaneye de sahipler. Eğer bir sanat severseniz, buraya gitmeden önce kalbiniz küt küt atacaktır. Her Cuma saat 16-20 arası giriş ücretsiz.
2- Guggenheim
Guggenheim Vakfı, Dünya’nın farklı kıtalarında bulunan farklı şehirlerde müzelere sahip bir modern ve güncel sanat vakfı. İlk yerleşkeleri New York’du. Berlin’de görülebilecek müzeleri yazdığım yazıda bahsettiğim, Deutsche Bank Kunsthalle’nin de diğer ortağı Guggenheim. Cumartesi 5.45- 7.45 arası bağış, yani “Pay What You Wish”.
3- Metropolitan Museum of Art
Amerikalılar buraya The Met diyor. 5. Bulvarda bulunan koskoca güzellik abidesi bir bina. Ayrıca önündeki Hot Dog arabasının önünde sıra oluyor, deneyebilirsiniz. İyi haber, elbette önerilen bir miktar var ancak burada ne zaman giderseniz gidin ödeyeceğiniz miktar size bağlı.
*Müzeler girişinde uzunca bir kuyrukta bekleme ihtimalinizin yüksek olduğunu bilmelisiniz.
4- New York Public Gallery
New York’a gelmişiz, kütüphanede ne işimiz var? Demeyin, çünkü burası en az müzeler kadar görülmeye değer, şahane bir bina. Dünya’nın en büyük kütüphanelerinden biri olarak sergilere, etkinliklere sürekli ev sahipliği yapıyor. WiFi kullanmak, ısınmak ya da soğumak için bile girseniz, girin bakın. Yok ben gezeceğim, derseniz de Pazartesiden Cumartesiye 11’de ve 14’de başlayan ücretsiz turlara katılabilirsiniz.
5- Staten Island Ferry
Bunu Statute of Liberty’e giden feribot ile karıştırmamak lazım, çünkü bu Staten Island ile Manhattan arasındaki ulaşımı sağlayan bir feribot. Diğeri ise turistik. Ancak bu ücretsiz, diğeri ücretli. İlla ki Özgürlük Heykeli hanımefendinin tacına tırmanacağım demiyorsanız, bir New Yorklu gibi davranıp buna bininiz ve gidişte sağdan yerinizi kapınız. Çünkü heykel giderken sağınızda kalacak. Şöyle yapmak ise harika oluyor, gün batımında binerseniz giderken kıpkızıl bir gökyüzünü, dönüşte ise Manhattan’ın ışıklarını seyir eyleyebiliyorsunuz.
6- Grand Central
Hani bizim Haydarpaşamız vardı, İstanbul’a ilk adım atan buradan karşıya bakar ve “Seni yeneceğim İstanbul” diye haykırırdı. Tren istasyonları şehirlerin ruhunu taşıyan merkez noktası bence. Her gün binlerde hikaye buradan geçiyor. Bu yüzden filmlere de hep misafir oluyorlar. Grand Central’a da pek çok film ve diziden aşina olabilirsiniz, örneğin en azından Gossip Girl izlemişseniz. New York’un Haydarpaşası işte. Sabah 5.30 ve saat 2 arası açık. Kendi başınıza takılıp sağa sola bakınabileceğiniz gibi, paraya kıyıp 75 dakikalık turlara katılabilir ya da Audio Guide ile de turlayabilirsiniz.
7- St. Paul’s Chapel
Wall Streeted bulunan bu kilise, yıkılma sahnesi gözümüzün önünden gitmeyen İkiz Kulelerin komşusuymuş. Ne ilginçtir ki, o kadar büyük bir yıkımdan etki almaksızın ayakta kalmış. Önce ilk yardım merkezi olarak kullanıldıktan sonra, günler içinde yakınlarının kayıp bedenlerini arayan ailelerin dayanışma merkezi haline gelmiş. Bugün içeride, kurtarma çalışması sırasında hayatını kaybeden itfaiyecilerin ve orada bulunanların anısına pek çok eşya bulunuyor. O günlerde neler yaşandığına ait fotoğraflar, dualar, afişler sergileniyor. 9/11 için açılmış bir müze var ancak eleştirisi de yapılmıyor değil. Kilise, ise o günlere bakabilmek için iyi bir yaşayan mekan.
8- 9/11 Memorial
Söz 11 Eylül’den açılmışken, İkiz Binaların yerinde bulunan anıta gitmemek olmaz. Devasa bir anıt, bir havuz. Sonsuzluğa akan bir şelale ile metaforlaştırılmış kurbanlar. Hepsinin ismi anıtın üzerinde yaşatılıyor.
9- Central Park
İstanbul’da yeşil alana hasret bireyler olarak yurt dışında devasa parklar gördüğümüzde ağzımız açık kalıyor. Central Park’a gidip ne yapmak istediğiniz size ve mevsime kalmış. Ben karlar altında iken park, yürümüş, kahvaltı etmiş ve sincapları izlemiştim. Elbette sıcak havalarda keyfini sürmek bir başka olacaktır.
10- Amerikan Showları
Pek çok Amerikan talk showu, stüdyoya gelecek izleyiciden ücret almaksızın bilet satışı yapıyor. Bunun için ise günler öncesinden rezervasyona ihtiyaç var. Ayrıca bir günü ayırmayı da göze almalısınız. Sevdiğiniz programa katılmak ücretli mi değil mi, şuradan kontrol edilebilir.